26 Haziran 2016 Pazar

KLON

Uzun zamandır yoksun diyenler , merak eden sevgili güzel yürekler ....
Merhaba;
Ramazan ayı , okullar kapandı , tatiller başladı vs derken ; çoğumuz bambaşka bir koşturma içine girdi . Ben de madem kimseler yok , bir müddet yoğunluğu alışkın olduğum instagram ( tık tık )  vermek etmek istedim . Ben blog olarak yeni yeni tanışma evrelerindeyim . Ama şahsi instagram hesabım çok uzun yıllara dayanıyor . Hep söylediğim gibi telefon çekimleri ile de olsa fotoğraf aşkım bambaşka ... Bu nedenle Didemikabirdelibirdolu instagram hesabım da hareketli olsun istiyorum .
Geçen gün tatilciler , orman yangınları  ve hiç bir insan can kaybına uğramadı haberleri derken ; sadece insan canı mı önemli ...? Doğayı yok ettikçe yaptıklarımız biz kendimize değil mi ...?
Kafada yine deli sorular başladı benim ...
Didemika yine dellendi doldu taştı ....
Aklıma caretta caretta geldi ve instagramda bir paylaşım yaptım . O paylaşımı az değiştirerek blog için de uygulayınca gördüm ki ; o kadar çok güzel yürekli insan varken benim hala umudum var ...
Ne mutlu bizlere ....
En kısa sürede affınıza sığınarak ve kaçırdıklarımı telafi ederek sizlerin neler yaptığına da bakacağım ...
Sonra da cumartesi günü için ; benim sizlerin de yakından tanıdığı bir tanecik eniştem ve kuzeninin Ege'de bir yerlerde işleri çıktı . Ailece yapacağımız planlar da tabi ki suya düştü ... Eldeki imkanlar dahilinde yapılması olası şeyler yine her zamanki gibi son dakikada aklımıza düştü ve  gezenti ekibi yollara düştü ....
Beklediğinize değecek mi beni ; yazım hazır olunca ve sizler de okursanız , göreceğiz .....
Eskihisar Topçular Feribotu ile başlayan çılgın ve inanılmaz hızlı gezi günlüğünde sizlere 12 ayrı nokta için yol bildirimi yapabilirim .. Ama anlatacaklarım çok değil , sanırım , merak etmeyin ...
Hızımıza ve çılgınlığımıza inanır mısınız ; işte orasını bilemem ...

Şimdilik sizlere keyifli ve huzurlu pazarlar dileyerek , günün konusuna geliyorum ....


Kitapçıdasınız ve arkadaşınızın durmadan size söylediği o gerilim romanının adını hatırlamaya çalışıyorsunuz .... Ve işte orada ... Elinize alıp , arka kapağa bir göz gezdiriyorsunuz ;

“ Klonlama uzmanı Doktor Davis Moore’un on yedi yaşındaki kızı tecavüze uğrayıp acımasızca öldürülür. Olay hakkında soruşturma açılır; ancak bir sonuca varılamaz. Aylar sonra Moore kızının eşyalarını polisten geri alır ve bunların arasında kazayla unutulmuş, içinde katilin DNA’sı bulunan küçük bir şişeye rastlar. İşte o an Moore’un beynine korkunç bir düşünce saplanır: Belki kızını değil ama onu öldüren adamı klonlama olanağına sahiptir. Peki kızının katilinin gözlerinin içine bakmaya ne kadar dayanabilecektir?
Justin Finn, üç yaşına bastığında diğer çocuklardan farksızdır. Canlı, neşeli ve sevimli: Ondan zerre şüphe etmeyen anne ve babasının gözündeyse masum bir bebek. Ne var ki yüzü, bir gün mükemmel bir genetik kopya olarak soğukkanlı bir katilinkine tıpatıp benzeyecektir.
KLON küçük bir çocuğun bir gizemi çözmesi için dünyaya getirilişinden yola çıkarak , kötülüğün kaynağını sorgulayan , klişelerden uzak , dahice yazılmış özgün bir roman . Kaldırdığınız her taşın altında bir zeka parıltısı göreceksiniz .”

Elinizden bırakır mısınız artık o kitabı ..?
Yıllar önce aldım ve okudum ...
Hadi hakkında konuşalım ....
Ne o , surat mı astınız bana siz ; heyecanı kaçtı , zaten konu belli , bir de sen anlatacaksın .....
Sakin olalım blog dostlarım ....
Tamam neler yaşanacak az çok bilgi sahibi olup , fikirler üretmeye başladınız bile de  ...
Unuttuğunuz , önemli  kısım şu ki ; tüm bunlar nasıl olacak ....?
Yaklaşık onyedi yıllık bir zaman boyunca adım adım izleyeceksiniz ...
Bilenler susuyor ve bilmeyenlere .....
Ben anlatayım ....
Klon
Kevin Gilfoile

22 Haziran 2016 Çarşamba

Caretta Caretta Yavrusunun Denize Kavuşması

Siz hiç yumurtadan çıkarak denizle buluşmaya çalışan caretta caretta yavrularını izlediniz mi ?

Yıl 2012 , Belek sahillerinin şahane kumsallı golf turizmine özel otellerinden birinde ; denizin ve rüzgarın raks ettiği anlarda 1Q84 kitap okuyan ben .... Kaldığım otelin özelliğini bilerek söylüyorum , birazdan anlarsınız ...
Birden oraya buraya koşan insanlar, yeğenim kuzu ;
"Teyzeciğim koşun, caretta lar yumurtadan çıktı. .."
Nasıl gittiğimi bilmiyorum, bu fotoğraflar yakalayabildiklerim... Uzak çekim ve o zamanın cep telefonu ile ... Rabbimin mucizeleri. ..
Deniz , Güneş , Kumsal , Rüzgar ...
1Q84 ilk çıktığı dönem tıpkı ansiklopedi gibi ...
İşe gelip giderken metro yolculukları yetmedi , beraber Belek sahillerinin keyfini de çıkardık ....
EKAD (Ekolojik Araştırmalar Derneği ) “Belek Turizm Bölgesi Kumsal Alanlarında Deniz Kaplumbağası (Caretta caretta, Chelonia mydas) ve Nil Kaplumbağası (Trionyx triunguis) Popülasyonlarının Korunması” gönüllü programı çerçevesinde yapıyor.
Her gün yumurtaları belirli saatlerde kontrol ediyorlar.
Caretta yuvaları gördüğünüz gibi , bizlere ve yabani hayvan tehlikelerine karşı koruma çemberine alınıyor.
Oku Bakayım : Caretta Caretta Kaplumbağa Yumurta Kafesidir  !
Tabi kaldığım tesiste kültür seviyesi yüksek insanlar olduğundan, oldukça dikkatliler 😨😈
Havlu asmayın, yuvaya yaklaşmış olmanız riskli diye gün boyu anlatmamıza gerek kalmıyor.
Kuma basıldığında kumun sıkılaştığını ve yavrunun yuvadan çıkamayacağını anlayacak kadar da akıllıyız .
Hem herkes okuma yazma biliyor, üzerinde yazana karşı hassas....
Tabi tabii. ..
Yumurtalar kırılmış ve son kalan yavru ....
Biliyor muydunuz, caretta yavrusuna görevli bile dokunmuyor.
Yapılan yardım müdahalesi , yaşam şansını düşürürmüş.
Yardım etme duygusuyla ele alınması doğru değil. ..
Balıklara yem olurlarmış.
Caretta kendi çabasıyla denizle buluşmalı...
'Bu sayede hem kasları, akciğeri açılacak hem de kumsalın kokusunu yapısını kavrayacak ki tekrar oraya dönebilsin. '
Denize ulaşan her 1000 caretta yavrusundan sadece 2 tanesi yetişkin hale gelme şansını yakalıyor.
Bir de anaç Caretta caretta ilk yumurtlamasını, yavru olarak ilk çıktığı plaja yapıyor.
Caretta ; engelleri aşarak , tanıyarak kumsalından denize doğru macerasına başlıyor ...
Şimdi nerden çıktı bu demeyin ....
Çoğumuz şu sıralar yaz moduna girdik ve plaj , piknik keyfi için kısa molalar vermeye başladık bile ...
En basiti ; ormanlara , plaj ve denizlere attığımız pet şişeler bile onlar için nasıl bir tehlike oluşturuyor , unutmayalım ...
Diğer doğaya karşı sorumluluklarımızı yazmıyorum , anlayan anladı ....
Doğayı , doğal yaşamı , yeşili , maviyi , soluduğumuz havayı koruyarak kendi hayatımız için önemli bir iş yaptığımızın bilincinde olalım yeter ...
Tek başına yaşam mücadelesi ....
Biz insanlar haricinde , doğada başka canlıların da yaşadığını aklımızda tutalım ...
Caretta carettalar için yaşam alanlarını " tehlike altında bırakan " olmayalım...
Dünyada nesli tükenme riskiyle karşı karşıya ....
Neslinin devamı için, plaj keyfimiz insanca olsun ....
İnsanoğluna rağmen , hayatta kalabilmen dileğiyle ....
Yolun açık , ömrün uzun olsun ....


Burada olmadığım zamanlarda instagram sayfamdayım ; bir selam vermek isteyenlerin bilgisine ...

https://www.instagram.com/p/BG8-TBQhORQ/?taken-by=didemikabirdelibirdolu

Umarım video izleyebilirsiniz ...


18 Haziran 2016 Cumartesi

MİM " Çocukken Etkilendiğim Hikayeler ve Masallar "

Sevgili Kağıt Salıncak daveti üzerine katıldığım mim karşınızda efendim ;
Mimin konusu: çocukluğumuzda okuduğumuz , duyduğumuz , etkilendiğimiz bir hikaye ...

Sizlere en son yazımda Hikayeler , Masallar Ardındaki Çocukluğuma Bakış bahsettiğim gibi o kadar çok kitap kurdu bir çocuktum ki neyi anlatacağımı bilemedim ... Çünkü her hikaye , masal ya da seyrettiğimi kafamda bilmeden kendine göre özellikleriyle ayrı saklardım . Bu şundan dolayı özel , şu da bundan dolayı ...

Çocukken insanın etkilendikleri çok oluyor doğal olarak ...
İlkokulda bir kitabımızda vardı diye hatırladığım ve okuduğum bir rivayet.. Hem aklımdan çıkaramadım hem de eve dönünce evde babaannemi gördüğüm gibi dizinin dibinde ona anlattım . Eğer yanlış hatırlamıyorsam ;
" Fuhuş yapan bir kadın, çölde kalıyor ... Tabi ki oldukça sıcak bir gün ... Bir kuyu buluyor ve seviniyor. Orada kuyunun etrafında dönen bir köpek görüyor .Susuzluktan mahvolmuş . Kadıncağız kuyuya iniyor ve kendinden önce ayakkabısını çıkararak  su doldurup köpeğe içiriyor.  "
Bu sebeple kadın günahlarından arındı diye de babaanneme bilmiş bilmiş anlattığımı ... Bu hatırladığım hikayenin ne kadarı doğru , fuhuş yapan kadın ne olarak biliyordum o zamanlarda o da ayrı bir muamma ...

Bir de yıllarca çok aç zenci birinin çöpten pirinç tanesi bulup yemesi ve beyaz olması hikayesi anlatılırdı ... Kimden nerden duydum bilinmez ....

Bu arada ben sahur vakti akıllandım sanırım ki ; Küçük Ev , Cosby Ailesi , Alf  , Uçan Kaz  gibi bizlerin dönemlerine yine iz bırakanları ancak hatırladım ... Daha da vardır ...

Gelelim hayatımın hikayesi , çizgi filmini anlattığım Heidi nin altına usulca bırakılan mim için seçtiğim hikayeye ....
İlk etkilendiğim kitap , hikaye , masal derken ....
Hiç birini geride bırakmak istemesem de seçiverdim birini La Fonten'den ...
Jean De La Fontaine , 1621 - 1695 yılları arasında yaşayan bir Fransız yazar ...
Ormanlık alanda yaşadığından benim ve bizler gibi doğa ile pek içiçe ...
Masallarındaki hayvanlar da  konuşuyor ve bizlere masalları onlar anlatıyor .
FABL ....
Fabl hem şiirsel hem de etkileyici ...
Sadece çocuklara değil , büyüklere de çıkarılacak dersler veren türden ...
İşte ben de tam bu sebepten biz büyüklere seslenen bir masalını seçtim ...
Anlayana der ve masalımı şuracığa bırakırım  .....
Bizim çocuklar toplandı ve merakla dinlemeye başladı bile ..

16 Haziran 2016 Perşembe

Hikayeler , Masallar Ardındaki Çocukluğuma Bakış

Sevgili Kağıt Salıncak demiş ki ;
" Mim bizi etkileyen hikayeleri, çocukluğumuzda okuduğumuz ilk masal kitabının bizde uyandırdığı hislerin anlatılmasını içeriyor..... Didemika seni de mimledim "
Hem de tam hayatımın hikayesi , çizgi filmini anlattığım Heidi nin altına .... Şimdi ben ona kucak dolusu sevgiler göndermez miyim ...?
Ben suçsuzum baştan söyleyeyim ...
O günden beri başka ne yazsam diyorum ....
Aklıma yığınla fikir geldi de geldi ...

Bizim zamanımızdaaaaaaaaaaa .....
Diyorum evet ya ;
Bizim zamanımızda o kadar başkaydı ki her şey ...
Belki kitap , film , çizgi filmlerin azlığından kıymetli geliyordu  bizlere mi desem ... ?
Oyun oynamanın keyfini , masal anlatmanın güzelliğini yaşayabilenlerdendik ondan mı desem ... ?
Yoksa , bizim dönemdekiler kıymet bilenlerdendi mi desem ...?
Ama yok ondan da değil ...
Belki de minik mutluluk kırıntılarını biriktirip kocaman mutluluklar yaratan çocuklardık ,
Yetinmeyi biliyorduk ,
Cinsiyet , din , dil , ırk ayrımı bilmiyorduk ,
Kötü niyet , şiddet beslenme oranı düşüktü belki de ...
Vicdanlı insanların olduğu dönemden olduğumuzdan ,
Okumaya ve bilgiye ihtiyaç duyan , üşengeç olmayan , araştıran insanların bol olduğundan mı desem ...
Bilemedim ki ....
Çocukluğum ve kitaplarım ...
Fazla mı yıpranmış ...
Benim gibi ....

14 Haziran 2016 Salı

Bugün Hayalimdeki Resim

Şehrin hareketliliğine rağmen ...
Dev blokların iç içe girmiş sarmaş dolaş görüntüsüne inat ...
Betonlaşmaya , çarpık kentleşmeye rağmen ....
Sahte doğa dostu sitelerin çirkinliğine inat ....
Çocukluğumuzun bildik apartmanları ...
Yeşil bahçeli bir ev ...
Hani o tek katlı , çiçekli demir kapısından bahçesine girdiğimiz evler ....
Allah'ın büyük bir nimeti olurdu bu zamanlar için değil mi ...?
Çok fazla hayal mi kurmuş olurum ...?
İçimdeki çocuk geçmişe fazla mı özlem duymuş olur ...?
Bilemedim ....
Şu sıralar huzurlu hayallere ihtiyacım var ...
Hani çocuklara okulda hayalindeki resmi çiz derler ya ...
Güneşe , bulutlara , dağlara , evlere , çiçeklere gülen suratlar çizdiğimizden hani ....
İşte onun gibi bir şey ...
Katırtırnaklarının kokusu arasından boğazı seyretmek ...

13 Haziran 2016 Pazartesi

" Bir " Blog Dostum , Teşekkürler

Paylaşımlar benim en büyük mutluluklarımdan biri ...
Kimi zaman neşeyi , kimi zaman hasreti , kimi zaman üzüntüyü , kimi zaman acıyı ....
Ama hep elden geldiğince ;
" İnsan " kalmaya  , " An  " ları yakalamaya çalışarak ....
Umutları yeşertebilmek adına ...
Elden ele bir parça enerji ile ...

Benim blog yaşamım oldukça yeni ...  2016 Ocak sonu itibariyle sizlerle tanışmaya başladım . Yeri geldi duvarlarla , yeri geldi güzel insanlarla sohbet ettim . Hala öğrenmeye ve geliştirmeye çalışıyorum . Elimden geldiğince ....
Sevgili arkadaşlarımın haftanın bloğu etkinliğinde Handan ile yollarımız kesişti . Kendisinin blog dünyasında oldukça eski ve hemen hemen her gün paylaşım yaparak pes etmeden devam ettiğini öğrendim o gün ...  Ve keyifle takibe başladım .
Mayıs ayında sevgili Handan'ın bloğu BİR  tam tamına onbir yaşına girdi .
Blog yıldönümü için kitap çekilişi yaptığı duyurusunu bayağı geç bir zamanda  farkettim . Yoğun dönemlerimden biriydi . Ya tutarsa dedim ve çekilişe katıldım .
Gel gör ki çekilişin açıklanmasının üzerinden yine bayağı geçtikten sonra ; yuppiiii
Şeytanın bacağını kırdım ... İlk kez bir çekilişten kitap kazandım ...
Kitabım kargo ile elime ulaştı ulaşmasına da ben hemencecik şımardım ...
Çünkü sevgili Handan sevindirici şıklıklar yapmış ...
Her şeyden önce kitap paketi bile benim için oldukça özenli ve zevkli ...
Yetmemiş bir de hoş bir not defteri ...
O da yetmemiş İstanbul Kız Kulesi kitap ayracı ...
E bir de şahane nazar boncuğu anahtarlık eklenince ....
Handan'ın bloğuna kırkbir kere maşallah demek olmazsa olmazımız oldu ...

Ben de arşivinden blog adıyla ilgili yazdığı yazıyı buldum . 16 Mayıs 2005 tarihli bu yazı ;
"  BİR
Bu günlüğe bir isim vermem gerektiğinde uzun uzun düşündüm. İsim vermek en zoru herhalde. Kelimeler sırayla geçti aklımdan, en sonunda bir kitabın ismi geldi oturdu baş köşeye:BİR Richard BACH ın her okuyuşumda farklı keyif aldığım ama ne olduğumu bulmaya çalıştığım günlere rastlayan ilk okuyuşumda beni bambaşka boyutlara götürüp huzur veren kitabı. " 
diye başlıyor ve devamı için  tık tık

Bu da meraklısına ilk yazısı Başlangıç 15 Mayıs 2005

Sevgili Handan ;
Şu ya da bu şekilde yaşamına bizleri konuk ettiğin ve misafirperverlikte de kusur etmediğin için
Paylaşmak adına elinden geleni yaptığın için ,
Elim sende , var mısın dediğimde yanımda olduğun için .....
çok teşekkür ediyorum .

Bu arada instagram hesabım için link : https://www.instagram.com/didemikabirdelibirdolu/

Facebook blog sayfası için link :  https://www.facebook.com/didemikabirdelibirdolu/

Farklı paylaşımlarda buluşabilmek adına da ;

Facebook blog hesabı için link : https://www.facebook.com/profile.php?id=100012297647732
Twitter blog hesabı için link : https://twitter.com/?lang=tr

 " BİR  " Onbir Yaşında Kitap Çekişi Hediyelerim


12 Haziran 2016 Pazar

Orijinal Cinayet(ler)

2008 yapımı suç ve gerilim filmi Orijinal Cinayet(ler)
Yaşayan efsaneler Al Pacino ve Robert De Niro aynı filmde olur da seyretmeyen bir sinemasever olur mu ...?
Peki o seyredenler filmi beğendi mi ?
Yoksa senaryosunun kötülüğünden ve gereksiz aldatmacalardan tüm suç Jon Avnet 'in diyenlerden misiniz ?
Al Pacino ve Robert De Niro filmde emekliliğe hazırlanan New York polisinde iki dedektif rolünde ... Neredeyse 30 yıldır ortak olarak çalışan iki eski dost rozetlerini teslim etmeden önce son bir iş daha alırlar .  Yasadışı yollarla suçluları öldürüp kısa şiirler bırakan bu seri katilin peşine düşerler . Tüm şiir dört satırdan ibaret ve imza niteliğinde ... Cinayetleri çözdükçe bir önceki cinayetlerle benzerlik olduğunu farkederler . Yanlış insanı yakaladıklarını düşünürler ve kendilerini sorgularlar . Yasadaki boşluklar nedeniyle suçları cezasız kalanları öldüren bir katilin izini sürmektedirler .
Merak etmeyin spoiler vermem mümkün değil ...
Tahmin edilebilir sonu , olmadık aldatmacalarla süslü püslü ,karmaşık bir senaryoda topladıkları için bilemedim ....
Ama iki dev sanatçı hepi topu kaç filmde birlikteler ki ; izlemeniz gerekli derim ...

Beyazperde.com dan alınan film görseli
The Times göre 2008'deki 100 Kötü Filmler listesine dahil edildi .

Belki iki efsaneyi aynı sahnede görmenin verdiği haz bana filmi sevdirdi ....
Belki o gün kafamı çok yormadan izleyebileceğim bir suç gerilim filmi istedi canım ...
Bilemiyorum ....
Hani puan ver deseniz düşünüyorum da ; puanı sadece efsanevi oyuncular alır benden ...

Gecenin bu saatinde sahuru bekleyenler için bir dua ;

" Yarabbi,
Hayırlar ver başımıza
İyiler çıkar karşımıza. .."

Güzelliklerle dolu , huzurlu sabahlara uyanacağımız sağlıklı  günlerimiz olsun ...

9 Haziran 2016 Perşembe

Heidi

Ailece büyük bir sabırsızlıkla beklediğimiz Heidi ...
Gerçekten annem , babam , ben , kardeşlerim ...
Yaşını başını almış kocaman insanlar ...
Heidi çizgi filminin tadını doyasıya yaşayanlar yani ...
Şimdiki çocuklara anlatmadıysanız , seyrettirip tanıştırmadıysanız ; zaten böyle bir heyecana girmelerini bekleyemezsiniz ...
Hikayeyi hepimiz biliyoruz demek istiyorum ...
İzlesem mi yoksa çizgi filminin tadı bozulur mu diye düşünmedim değil ...
İzledim izledim ...
Ama önce ilk müziğiyle , çizgisiyle benim çocukluğumun Heidi 'sini bir hatırlayalım istedim ...


5 Haziran 2016 Pazar

İğneada , Beğendik Köyü ve Longoz Ormanları

Ramazan geldi hoş geldi ... Şükürler olsun bugüne de kavuştuk .
Hepimize hayırlı , bereketli ve huzurlu ramazanlar diliyorum .
Ve hemen gezenti ekibinin güzel günlerinden bahsetmek istiyorum .
İlk gezimiz Kıyıköy , Kastro ve Tekirdağ Üçlemesi ve ikincisi de Kırklareli Keşfi idi bildiğiniz gibi ..
İğneada sahilinde ... Akasyalar açarken şarkısı eşliğinde ...
Anladığınız üzere yine konumuz ; sık sık içimizde coşan Trakya aşkı ....
Her zamanki gibi gecenin bir vakti verilen kararla bizim gezenti ekibi sabah ola hayrola der demesine de ne olur olmaz diye hemen yine piknik için yollukları hazırlar , atar dolaba ...
Kuşluk vakti düşer yollara ...
Kaptanımız hepinizin yakından tanıdığı bir tanecik eniştem ; " Hemşerim memleket nire ?  " demeye gerek yok artık ...
Rotası kafasında hazır yine ; İstanbul – Saray – Vize –  Demirköy üzerinden bir yerler işte ....
Öyleyse bu sefer niye İğneada'ya gitmeyelim ...?
Trakya yollarında kanola tarlaları

3 Haziran 2016 Cuma

Teyze Olamamak

Beni affet bir tanecik kuzum ;
Teyze olmayı bilemedim ...
Tüm ailemden , sevdiklerimden birer parça taşıyan sana ;
Teyze gibi teyze olmayı beceremedim ...
Ben teyzesiyim diye göğsümü gerdire gerdire gezmeyi ...
Türlü şirinlikler yaparak eğlenmeyi ...
Sadece şımartmanın güzelliğini yaşamayı ...
Fotoğraf karelerinde kahkahalar atmayı ...
Seninle gezmeyi , tozmayı ...
Öpüp koklamayı ...
Sarmalayıp saklanan dişin
....
Teyze , sadece teyze olmayı beceremedim ...
Altın buklen benim minnak kardeşim ve ben ...
Beceremedik ...
Bilemedik ...
En az o da benim gibi bir teyze oldu ...
Ben teyzeliğine şahidim ki ; fazlası vardır eksiği yoktur ...

Teyzelerin biz sandık ki ;
Teyze olmak ....
O kocaman kara gözlerin açılmasıyla gün doğuyor ...
Ağzından çıkan günaydın ile yaşam başlıyor ...

Bir tanecik kuzum ;
Düdüko "  diye seslendiğinde ,
Düdüko'nun bana ilk seslenişin olduğunu ....
Okula geldiğimde resim öğretmeninin Ecenur'un ' Zürmüt teyzesi siz misiniz ...? ' demesiyle ,
Zürmüt  " ile yeni bir ada kavuştuğumu ...
Geç anladım ...
Arda'nın mutfağını seyredip Karadeniz pidesi yaptığın bir ramazan akşamı ; undaki el izin ... Bu arada piden şahane olmuştu ve Arda abin de instagramdan beğenmişti . Nasıl da sevinmiştin ....
Okulda alınan ayak izi .... Hala oda kapında asılı ....

2 Haziran 2016 Perşembe

Ecenur Kuzusu ile Teyze Olmak

Bir tanecik kuzum merhaba ;
Masalları sever ve hep Ecenur 'u anlat derdin ..
Tam bugün ;
yıllar yıllar önce o aşk başladı ...
Tam tamına bugünün sabahında ;
seninle ilk karşılaşmamız ...
Tam tamına o sabah ;
ameliyathaneden gelen ağlama çığlıklarını duyduğum gün ...
Tam o saatte bugün ;
yanımıza gelen muhteşem yaşama sevincimiz ....
Tam da işte o an ilk yakınlığımız ;
asansör kapısının açılışıyla gözyaşlarıyla koştuğum bir tanecik kuzum ...
Tam tamına o günden bu yana ;
Teyzeyim ben ...
Teyzeyiz biz ...

Dünyamıza Ecenur doğdu ;
Mevsimler , aylar , günler , anlar sadece Ecenur oldu ailemiz için ...

İlk nefes alışın , gözlerini açışın , ağlayışın , dokunuşun , gülümsemen , hıçkırışın ...
Saçın , dişin , gazın , çişin , kakan , kusman hatta ...
İlk adımın , seslenişin ....
Aklına bile gelemeyecek her detayın kaçırılmayacak kadar önemliydi bizim için ...
Her anını görmeli , yaşamalı ve bilmeliydik .....
Rabbimin mucizesi o bebek kokuna vurulmak ...
İşte tam yıllar önce bugün ;
Dualarımızı , hayatımızı ve bizi değiştiren minik Ecenur hoş geldin ...

Sana ne annenin , ne anneannenin , ne de dedenin sevgisini ve duygularını anlatabilirim ...
Seni karşılıksız sevmek , tek bildiğimiz şey oldu ....
" Bir Allah sevgisi , bir de torun sevgisi ... " dediklerinde pabucum dama atılacak sandım ...
Sanmak ne kelime tüm dünya senin etrafında döndü be çocuk ... !

Anne değilim , bilmem ki annelik nasıl bir şey ....
Ama bilirim ki ; hiçbir kelime anneliği anlatmaya yetmez !
Bir bildiğim şey de ; anne olmadan annelik duygusunu bir nebze hissettiğim ....
Canımdan can katmadım , ama varlığınla varlığımı bütünleştirdim ben çocuk ... !

Anneler hep der ya hani ; 
" Anne olduğunda anlarsın ...  "
Teyzeler de diyor ki ; 
" Teyze olduğunda anlarsın ...  "
" Yeğen demenin evlat demek olduğunu bilirsin ..."

Teyze ana yarısı olmak derler ya hani ;
Anne sevgisine en yakın olanı  ....

Teyze olmak ...
Çocuğum olsa bu kadar sever miyim ...?
Başka bir çocuğa bu duyguları hisseder miyim ...?
Sorularıyla kafası bulutlanan insan olmak ....

Senden bir başkasını , senin kadar sevemem ben çocuk ...!
Senin sevgin sana özel ...
Bana özel ...
Biz teyzelerine özel ...
Tek bildiğimiz karşılıksız sevmenin güzelliği , sende özel ...

Teyze olmak …
Daha göremeden , dokunamadan birinin sevilebilmesi ...
Teyze olmak …
Hayata gelişiyle yüreğine yerleşen muhteşem varlıkla bir yaşanması ...
Teyze olmak …
Değerlerinin değişmesi , kimse için yapmadıklarının yapılması , yüreğinden kopup gelen en güzel duyguların dillenmesi .....
Teyze olmak …
Aklına düştüğünde , şu cümleler yazılırken bile göz pınarlarının dolması ....
Teyze olmak ...
Görmediğinde , dokunamadığında kıyafetlerini koklamak , sarılarak uyumaktır ...
Teyze olmak ...
Sevgiyle bağrına basmaktır ....

Yüreğimizin ;
Can paresi ...
İlk göz ağrısı ...

" Ne kadar sevildiğini biliyor musun ...?  "
Ve her ne olursa olsun ...
Herkese ...
Her şeye rağmen ...
Doğrularınla , yanlışlarınla ...
Zaman , mekan ve uzaklık kavramı olmaksızın ...
Alınan her nefeste ...
" Ne kadar sevileceğini biliyor musun ...?  "

Seni yürekten sevenlerin iyi ki doğdun dilekleri sayılamayacak kadar çok ...
Sen , Allah'a emanet ettiğimiz ...
Varlığın için Rabbime defalarca şükür nedenimiz ...
Allah karşına güzel , iyi ve vicdanlı insanlar çıkarsın ...
Bahtın açık ,
Şansın bol ,
Sağlığın ve ağız tadın yerinde ,
Mutluluğun ve kahkahan yürekten ,
Geleceğin bereketli ve hayırlı olsun ....
Sevdiklerin ve sevenlerinle yaşayacağın ; umutlu , huzurlu , aydınlık yarınların sevgi ve aşk dolu olsun ...

Sakın unutma çocuk ,
Sen bizim  vazgeçilmez aşkımızsın ....

Bizim bir tanecik kuzu ile dolu dolu anlarımız hatıralarımız hiç bitmez ...
Devamı gelir mi gelir belki gün içinde ....
Teyze olmak ve olamamakla ilgili ....
Ecenur bir tanecik kuzu nice mutlu yılların olsun

Yazılar , sözcükler , duygular , anılar kişiye ve yazara özeldir . Kullanım hakkı saklıdır . İzinsiz kullanılamaz ....



Killing Eve

  İngiliz yazar Luke Jennings'in , Codename Villanelle adlı kitaplarından uyarlanan ve BBC’nin düşük bütçe ile çektiği kaliteli yapımla...